Hamas lideri İsmail Haniye’nin suikasta uğramasının ardından Tahran ve Tel Aviv arasında tırmanan gerilimi, bölgesel savaş riskini ve Türkiye’ye etkilerini İsrail uzmanı Dr. Remzi Çetin Cumhuriyet’e değerlendirdi.
İran’ın olası operasyon hazırlıklarını “duyurarak” yaptığına değinen Çetin, “İsrail, altı gün süren 1967 Arap-İsrail Savaşı’ndan beri önleyici müdahaleyi öne alır. Yani “düşman” harekete geçmeden, tehdidi İsrail topraklarına ulaşmadan bölgede yok eder. İran ise neredeyse tüm dünyaya davullu zurnalı ilan ediyor. Bunlar İran’ın askeri kabiliyetlerine şüpheyle yaklaşmamıza neden oluyor, bölgedeki askeri ve siyasi caydırıcılığına da zarar veriyor” dedi.
İran ve İsrail’in defalarca karşı karşıya geldiğini anımsatan Çetin, “Yakın dönemde elbette İran’ın İsrail’e karşı imajını düzeltmek amacıyla bir yanıtı olacaktır. Daha önce İHA’larla saldırmıştı ama bu İran’ın imajını sarsmıştı. İran sadece yanıt olsun diye karşı saldırıya geçiyor, o yüzden ciddi anlamda bölgesel bir savaşa dönüşeceğine ihtimal vermiyorum” diye konuştu. Şartların henüz olgunlaşmadığına dikkat çeken Çetin, İran’ın yanıtının Rusya’nın izin vereceği ölçüde olacağını belirterek Tel Aviv ve Moskova arasındaki derin ilişkiye vurgu yaptı.
ABD’nin İsrail’i Ortadoğu’daki varlığının temel nedenlerinden biri olarak gördüğünü belirten Çetin, “Washington, İsrail’e gelebilecek her saldırıyı göğüsleyecek güçte olduğuna ilişkin gövde gösterisini sürdürüyor. Aslında Ortadoğu’daki Amerikan hegemonyasının çok kutuplu dünya sisteminde her geçen gün azaldığına şahit oluyoruz. ABD, İsrail üzerinden bu hegemonyayı devam ettirmek istiyor. Ancak İsrail’in, İran’dan gelebilecek bir saldırıyı göğüsleyip buna hızlıca cevap verecek bir teknolojik ve askeri yapısının olduğunu da unutmamak gerekiyor. İsrail, Basra Körfezi’nden Hürmüz Boğazı’na, oradan Kızıldeniz’e ve Akdeniz’e, hatta Azerbaycan topraklarına kadar ulaşmak istiyor. İran’a saldırmak üzere tüm senaryoları hazır görünüyor” ifadelerini kullandı.
Çetin, Ortadoğu’daki gerilimlerin Türkiye’yi doğrudan ve olumsuz etkileyeceğini de kaydederek “Bölgede en az Putin kadar dengeli bir politika uygulamalıyız. Yeni bir çatışmayı yüklenecek olmak Türkiye’yi çok zorlar. Bölgede Türkiye’nin çok caydırıcı bir askeri, toplumsal ve siyasi gücü var ama olası bir İsrail-İran çatışması sadece kitlesel göç hareketine neden olmaz, Türkiye’nin ulusal güvenliğini de komple tehdit eder. Olası bir savaş Türkiye’nin güneyindeki bazı terör unsurlarına da cesaret verebilir ve buradaki taşeronlar da hegemonik güçlerce Türkiye’ye karşı kullanılabilir. Bu nedenle Türkiye daha temkinli, uzlaşmacı ve tüm taraflarla konuşalabilir bir dış politika izlemeli” değerlendirmesini yaptı.