ANKARA – Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) gönüllüleri ve kadın örgütleri bugün Ankara’daki Mülkiyeliler Birliği’nde “Medeni Yasa, medeni hayatın anayasasıdır. Dokunamazsınız” başlıklı basın açıklaması yaptı. Toplantıya EŞİK Platformu gönüllüleri Prof. Yakın Ertürk, gazeteci yazar Berrin Sönmez, Eski CHP milletvekili avukat Şenal Sarıhan ve avukat Tuana Gencer, birçok örgütten kadınlar ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka da katıldı.
‘MEDENİ YASA’NIN İÇERİSİNDEKİ ÖZELLİKLE AİLE HUKUKU BÖLÜMÜ PARÇA PARÇA BÜTÜNLÜĞÜ BOZULARAK YENİ BİR DÜZENLEME İÇİN HAZIRLANILIYOR’
Eşik Platformu Gönüllüsü Berrin Sönmez, Medeni Yasa’nın çok uzun zamandır saldırı altında olduğunu söyledi. 5 Şubat’ın laiklik ilkesinin anayasaya girişinin 87. yıl dönümü, 12 gün sonra da 17 Şubat Medeni Kanun’un kabulünün 96’ncı yıl dönümü olduğunu hatırlatan Sönmez, “Şimdi iktidardan, kamu kurumlarından ve iktidar tarafından desteklenen bazı tarikat ve cemaatlerle bağlantılı kendilerine sivil toplum diyen dernek ve vakıflardan yükselen seslerle Medeni Yasa ve Medeni Yasa’nın içerisindeki özellikle Aile Hukuku bölümü değişikliklerle parça parça bütünlüğü bozularak yeni bir düzenleme için hazırlanılıyor” dedi.
‘HUKUKUN DİNİLEŞMESİNE ASLA İZİN VERMEYECEĞİZ’
‘Boşanmaların -erkekler için- hızlandırılması’, “aile arabuluculuğu”, “nafakaya yeni düzenleme” gibi birçok değişiklik planlandığına dikkat çeken Sönmez, “Benzeri örnekler bize şunu gösteriyor Aile Hukuku’nda ve Medeni Yasa’da yapmayı planladıkları değişiklikler eğer yapabilirlerse laik hukuku neredeyse tamamen çökertecek şekilde hukuku dinileştirmek üzere olacak. Çünkü gerekçeleri hep dinden alınan esaslara dayandırılıyor. Dolayısıyla biz hukukun dinileşmesine asla izin vermeyeceğiz” dedi.
‘NE YAZIK Kİ İKTİDAR GÜÇLERİ DE DİNİ DÜZENLEMELERİN KENDİ YASALARIMIZA GEÇMESİ KONUSUNDA SON DERECE KARARLI GÖRÜNÜYOR’
29. Ekim Kadınları Derneği Başkanı Şenal Sarıhan “Medeni Yasa’daki ‘ailenin reisi kocadır’, ‘Koca tarafından çalışma izni verilir’ gibi cümlelerin kadınların çabaları ile yürürlükten kaldırıldığını hatırlattı, “Bugün yeniden gerici düzenlemelerin hayata geçirilmesi girişimleriyle karşı karşıyayız. Yıllardır erkek toplulukları kendilerinin haklarının herhangi bir biçimde korunmadığı yolunda çeşitli dernekler ve birliktelikler sağladılar ve seslerini bizim seslerimizi bastıracak derecede yüksek çıkarmaya çalışıyorlar. Özellikle bugün içinde bulunduğumuz iklimde ne yazık ki iktidar güçleri de dini düzenlemelerin kendi yasalarımıza geçmesi konusunda son derece kararlı görünüyor” dedi.
‘YOKSULLUĞA DÜŞEN TARAFIN HER ZAMAN KADINLAR OLDUĞU SORUSUDUR’
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndan Tuana Gencer de “süresiz nafaka” nedeniyle mağduriyetler yaşandığı iddialarını eleştirdi, “Asgari ücretin onda birini bile bulmayan nafaka miktarları ile karşı karşıyayız. Bir diğer iddia ise nafakanın süresiz olması konusu. Tıpkı cinsiyet belirtmediği kanun herhangi bir süre de belirtmez. Ancak şunu söyler; örneğin kadın iş hayatına katıldıysa, evlendiyse nafakası eksilebilir. Örneğin nafaka ödeyen erkek ekonomik olarak güçlü bir süreçten geçiyorsa hukuk, mahkemeler yoluyla itiraz edebilir. Ancak bize bu sanki sürekli erkekler ömür boyu nafaka ödüyormuş gibi anlatılmaya çalışılıyor” dedi.
‘MEDENİ KANUN FARKLILIKLARIMIZI ADİL BİR BİÇİMLE BİRLİKTE YAŞAYABİLMEMİZİN BİR GÜVENCESİDİR’
Eşik Platformu Gönüllüsü Prof. Yakın Ertürk ise şunları söyledi:
“Bugün hukuk devleti anayasal düzenimize saldırılarla keyfiyete ve dikta rejimine sürüklenmeye çalışılmaktadır. Medeni Kanun’u yeniden yazma girişimleri eşitlik ve dayanışmaya dayalı aile kurma çabalarımıza bir darbedir. Laik Türkiye Cumhuriyeti demokrasi ve evrensel insan hakları arasından bunlar çok ciddi tehlikelerdir. Unutmayalım haklar Afganistan’da olduğu gibi birden bire yok olmuyor. Cumhurbaşkanı Cezayir’de İslamcı terör saldırısıyla geçen kanlı 10 yıl hatırlatıldığında ‘biz hazmettire hazmettire Allah’ın izniyle geliyoruz’ demişti. Yeterince hazmedildiğine inanılıyor olmalı ki şeriat artık açıkça telaffuz edilir hale geldi ülkemizde. Bu tehlike karşısında sessiz kalmak siyasi propagandayla rıza üretimini kolaylaştırır ve hepimizi derin bir karanlığa sürükler. Bir toplumsal dönüşüm projesi olan Medeni Kanun farklılıklarımızı adil bir biçimle birlikte yaşayabilmemizin bir güvencesidir.”
(HABER MERKEZİ)